14 Ağustos 2017 Pazartesi

Bir Uluborlu Hatırası


Burası Uluborlu… Güreş Yeri Mahallesi 100. Yıl Caddesi…

O zamanlar çakıl dökülmüş bir yol idi. Kimi zaman bizi oraya bırakıp da gitmiş olan babamın gece gelişinin, kimi zaman dört gözle beklediğimiz kuzenlerin gelişinin habercisi olurdu savrulan çakıllar.

Bu yolun kenarında, bahçenin içinde idi anneannem ile dedemin evi. Geceleri öyle çok yıldız
görünürdü ki gökyüzünde… Bahçenin yola bakan kenarındaki duvarın üstüne otururduk bazen. Astronot olma, uzayın gizemine yolculuk etme hayallerim hiç de hayal gibi gelmiyordu o zamanlar.

Anneannemle uyurduk geceleri bir de… Onunla uyuyacak olmak, sanki bütün günü kaygısız bir genişlik içinde geçirmemi sağlardı. Öylesine bırakabilirdim sanki kendimi bisiklete binerkenki rüzgara… Öylesine bırakabilirdim saklambaçta bulunacağım heyecanına… Öylesine bırakabilirdim ağaçlara, arıktan geçen suya, salıncakta sallanmaya…

Akşam uyku saatimiz geldiğinde, anneannemle beraber giderdik yatmaya. Buz gibi olurdu yatak. Yazın yorgan örtünmenin tadına varırdık. Ve anneannemin kokusu… Bir yanına kardeşim yatardı, bir yanına ben… Beraber dua eder, birkaç kelam anneannemin gençliğinden merak ettiğimiz bir şeyler konuşurduk. O anlattıkça biz hayale koyulurduk. Kendini uykuya bırakmanın en keyifli hali… Acaba yüzümde bir tebessümle mi dalardım ki uykuya o zamanlarda?

Sonra, çok sonra, bebeğin anne ile birlikte uyumasının ne anlama geldiğini öğrendim. Anne ile çocuğun yeniden güvenli bağlanması sürecinde çocukla birlikte yatmak gerekiyor olması, ne kadar da anlamlı geldi. Çocukluğunu yaşamaktan alıkoymamak için çocuğu, ne kadar da elzem imiş meğer.

Ve aslında bunun gibi pek çok elzem konuyu, ince ayrıntıyı, kimi zaman takıldığı noktalar, sorular, kimi zaman da tecrübeler ile birbirine aktaran kişilerin buluştuğu bir platformdayız şimdi. Bir sanal okul, Pedagoji Okulu :) İyi ki ben de bu okuldayım :)